Sayfalar

6 Ekim 2011 Perşembe

Korkunç Köpek Mısır!





Büyük sayılabilecek bir sitede oturuyorum ve her sabah kalktıktan hemen sonra köpeğim Mısır'ı dışarı çıkartıp gezdiriyorum. Mısır'ın ailemize katıldığı günden beri, sitedeki çocukların çoğunluğunun köpekleri sevdiğini gözlemledim. En azından Mısır'a bayılıyorlar!.. Sanırım açık renk ve kıvır kıvır tüylü olmasının bunda büyük payı var, çok sevimli geliyor ufaklıklara.

Hem oğlumu seviyorlar diye hem de yeni nesil hayvan sever yetişiyor diye çok mutlu ediyordu bu durum beni.

Yazı geçirmek için siteden ayrıldım, Bodrum'a gittim. 3-4 ay kaldım, yeni döndüm. Ve bu sabah uyandıktan sonra yine oğlumu aşağı indirdim gezdirmeye.

Yürüme yolumuzun üstünde bir ilkokul var. Eğer tenefüs zamanına denk geliyorsak, genelde Mısır'ı gören çocuklar (özellikle kızlar) bahçe demirlerine yapışırlar ve ayy ne şirin köpeeek, heey kuçu baksana, adı ne köpeğiiin tadında seslenişler yaparlar bize doğru. Ben de gülümserim onlara. Bazen oğlan çocukları da seslenir, şşşt köpek heey gibi. Köpeği çağırıyor aklı sıra. Hayvan bakmayınca daha da bağırıyor falan. Bunlara da güler geçerim.

Ancak bugün durum birazcık(!) farklı oldu. Şöyle ki:

Bir iki tane yüzünü görmediğim oğlan çocuğu seslenmeye başladılar yine bahçeden.

İğrenç köpek!

Allah allah, yanlış mı duyuyorum acaba dedim. Sonra bir daha:

İiiğğrenç köpeeek!.. Kötü köpeeek!

Valla doğru duymuşum. Gayet net yani. Durmadı da üstelik, devam:

Ablaaa, kötü köpek ooo!..(Bilmemne) bokuna benziyoo! İğrenç köpek!

Saydırıyor velet.

O bilmemne'nin yerine gelen şeyi anlayamadım doğrusu. Şok oldum. Normalde yoldan geçen biri köpeğime kötü bir laf etse, o lafı ettiğine pişman ederim, bu konuda çok katıyım. Ama bu tuhaf velete ne dersin? Ne denir?.. Amacı zaten köpeğin sahibini kızdırmak olan bu minik zavallıya dönüp bakmadım bile. Ekmeğine yağ sürmek istemedim açıkçası, oradan bağırdığıyla kaldı.

Dışarıdan bakıldığında aslında komik de gelebilir insana bu durum. Zibidinin teki kötü köpeeek, bilmemnenin boku diye gırtlak patlatıyor oradan! Ama ne yazık ki bana komik gelemedi. Çünkü masum olması gereken bir çocuğun, dünyanın en masum yaratığı olan köpek canlısına karşı bu kelimeleri kullanması, en önemlisi de böyle bir tuhaf ruh hali içinde olması beni korkuttu. Bu çocuğu nasıl bir anne-babanın yetiştirdiğini çok merak ettim doğrusu.

Kafam bunlarla meşgul şekilde 15-20 saniye yürüdüm yürümedim, bu sefer karşıma 2-3 yaşlarında bir kız çocuğu ile babası çıktı. Bizden uzakta olmalarına rağmen kız başladı: 

Köpeeek, köpeeeek, köpeeek!

Babası, süt şişeni tut kızım, kucağıma alayım seni dedi. Ama kız aynen devam: Köpeeek, köpeeek!

Hay allahım!..Sırayla mı geliyorsunuz kardeşim? Köpeek, köpeeek. Başka laf da yok ha, tekrarlayıp duruyor bağıra bağıra.
Yanlarından geçtim gittim, kız hala devam, aynı nakarat! Babası da yazık, tamam kızım geçti bak, bir şey yapmaz o sana, diyor.
Hah dedim, tamam. Adamcağız mülayim. Bu veleti anası mundar etmiş, belli. 

Oğlumun da dünyadan haberi yok. Ondan korkmuşlar mı, bok mu demişler, umurunda değil yavrum, otları koklayıp duruyor.
Neyse, gezimizi tamamladık, sabah havasını da içimize çekip dönüşe geçtik. Apartmanımıza vardık ve asansör beklemeye başladık. 

Asansör geldi, kapılar açıldı. Ve daha kapının açılmasıyla birlikte içeriden bir çığlık! Yerimde zıpladım resmen. Asansörün içinde insan varmış.

Bunu daha önce de yaşadım. Kapılar açılıyor, içerdeki insan Mısır'ı görüp ayyy diye bağırıyor bir an, ama sonra ay pardon aniden görünce korktum, ahh canım pek tatlıymış falan diyorlar. Çok normal bir insan tepkisi yani.

Bu sefer de yine böyle oluyor sandım. Yirmili yaşlarda iki kız. Biri bastı çığlığı. Dedim ya, ben bile yerimde zıpladım, o derece. Sonra gülümsedim. Ama baktım  o gülümsemiyor!..Bu defa farklı, çünkü hatun çığlık atmaya devam ediyor.

Götürün onu!

Af buyur?! Nereye götüreyim? dedim içimden, bir şey yapmaz, geçin dedim, dışımdan.

Ama yoook, kız kararlı, sesini en tiz ne kadar çıkarabildiğini illa ki test edecek! 

Götürün onu, götürün onuuu!!

İnadına kazık gibi çakıldım olduğum yere, bir milim kıpırdamadım. Zaten geçebileceği bolca yer vardı. Sımsıkı tutuyorum işte köpeği, görmüyor musun, geç git asabımı bozma be kızım! Elimle geçin der gibi işaret yaptım. Arkadaşı da hadi geç, hadi çık tamam falan diyor. Kız bir iki daha çemkirdi, sonra zıplaya zıplaya çıktı. Hey allahım yaa, çattık der gibi bir el hareketi yaptım, tam asansöre girerken de tedavi olun! dedim. İnşallah duymuştur. 

Korkana saygım vardır, yazık üzülürüm de ama bu başka bir şeydi, tek kelimeyle klinik vakaydı. Gerçekten tedavi görmesi gereken tiplerden.

Yani lafın özü, ben böyle şey görmedim kardeşim! Bir sene boyunca herkes köpeğine canım cicim yapsın, yazın uzaklara git, geri dön ve gelir gelmez böyle bir şeyle karşılaş!

Acaba hala uykuda mıyım, dedim. Belki ben uyurken Mısır yatağa geldi, beni sıkıştırdı, ne bileyim, oramı buramı çizdi, ya da suratıma hohladı falan da, böyle bir rüya görmeme mi neden oldu acaba? Ama yok, o veletin ettiği laflar ancak bir rüyaya yakışacak türden olsa da, o kızın cırıl cırıl sesi gerçekten gerçekti yani. 

Rüya olmadığını iyice anlayınca başka ihtimaller sıralamaya başladı yaratıcı zihnim:

Biri bana sinir oluyor. İntikam almak, gıcık etmek ya da sadece dalga geçmek istiyor ve bunları parayla tutmuş. Ben dışarı çıkar çıkmaz sırayla göndermiş hepsini... 
"Hadi oğlum göster kendini, aferiin, hadi kızım şimdi sıra sende...Çıldırtın çıldırtıııın!"

Ya da, 

Mısır Bodrum'a gidince bütüüün hayvan sever çocuklar siteye küsmüşler ve başka siteye taşınmışlar. Olamaz mı yani?

Şöyle de olabilir:

Son zamanlarda çok çalıştık, çok yorulduk, üstüne de uzun yol falan binince biz yanlışlıkla başka siteye geldik!.. Başkasının evine girdik hatta ama yorgunluktan bunu bile fark edemedik.. Bura bizim site değil yani. 

Tamam biraz uçmuş olabilirim. Şu sanki biraz daha mantığa yakın gibi:

Ee yaz günleri yeni bitti tabii, havalar da epeyce sıcakmış İstanbul'da. Bunların topunun başına güneş geçmiş burada. Nem de var tabii. Etkilenmiş bunlar etkilenmiş, yazık. Neyse, geçer herhalde zamanla. Naparsın...

Yoksaaa..? 

Yoksa yoksaaa, benim Mısır'ım gerçekte kara pelerinli, koca dişli bir canavar da, sadece bana ve babasına mı minik, beyaz, kıvırcık ve sevimli görünüyor?? Aman allahımmm, haaaaayyyıııırrrr!...

Hayır.

D.

Yani, hiçbiri.

Bu insanların hepiciği toptan kafayı yemiş kardeşim, cevap işte bu!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...