Sayfalar

1 Ekim 2013 Salı

Günaydın Sonbahar!

Dün Bodrum'da hava harikaydı.
Burunda olduğu için bolca rüzgar alan ve sahili genelde dalgalı olan sitemizde bile.
Hele bu yaz, komşuların dediğine göre denizimizden dalga eksik olmamış, insanlar başka yerlere kaçışmışlar hep.
Ama dün tek kelimeyle nefisti! Berrak, cam gibi, durgun bir deniz, cozurdatmadan yakan tatlı bir güneş... Yumuşacık kumlar, tatlı bir esinti... Dalgaların minik minik ve fışır fışır kuma vuruşları öyle güzeldi ki onları izlemekten kitap bile okuyamadım.
Evet, dün durum buydu. 
Evdeki işleriyle uğraştığı için kumsala inemeyen kocamla bugünkü planımız da, dünkü güzelliğin aynısını bugün beraber yaşamaktı. Bu niyetle yattık.

Sabah yatakta gözlerimi açtım, dalga seslerini dinledim.. Sonra alarmım çaldı ve Mısır'ım ve kocam paşalar gibi uyuyadursunlar, saatin sesini duyan yanaşma Faik her sabah olduğu gibi anında koşturup geldi ve ellerimi yalamaya başladı şapur şupur. Ben de huzurlu, mutlu onun başını okşuyorum...
Ve tabii o anda, yataktan kalkacağım, güzel bir kahvaltı edip kocamla birlikte aşağı ineceğim ve güneşin altında muhteşem saatler geçireceğim sanıyorum!
İşte ben tam bu sanmalar içindeyken dışarıdan çatır çutur, katır kutur bir ses geldi!
Aman o da ne diyerek yatakta doğruldum ve perdeyi açtım.
Ağzımdan çıkan şey şu oldu:
Ooyyyyy.

Dışarıya bildiğin sonbahar gelmiş! Ama sarı yaz falan değil, bildiğin kapalı, bulutlu, rüzgarlı, gri bir sonbahar! 
Duyduğum ses de gök gürültüsüymüş.
Buyur buradan yak.
Deniz planı suya düştü. Hava soğuk bir de, yani öyle yağmurda denize girme fantazisi de yapamazsın, hasta olursun.





























Kocam için üzüldüm tabii.
Ben mi?
Ben de nasıl bir mod bukalemunu olduğumu fark ettim! 
Mevsimine, iklimine göre anında mod değiştiriveren bir keyif insanı.
Meğer tatil gerçekten kafamdaymış benim. Zihnim ve ruhum tatil moduna ayarlı olduktan sonra, her koşul, her mekan bana cennetmiş, onu gördüm iyice.

Eskiden böyle değildim. Planladığım, kafamı şartladığım bir şey gerçekleşmeyince, son anda değişince çok gerilirdim, sinir olurdum.
Şu anki durumda düşündüklerim ise şunlar olurdu: Off yaa zaten kaç gün talilimiz kaldı, bu ne hava şimdi?! Bir deniz gününü kaybettik tüh! Öğlene açar mı acaba? Ne güzel güneşlenecektim kahretsin!

Şimdi mi?

Aynen şöyle:
Bugün de denize girmeyiveririm! Bulutlar da müthiş. Evimin tadını çıkarırım ne güzel.
Ayaklarıma çoraplarımı çekip, sırtıma da yumuşacık hırkamı giyerim, balkonda denize karşı ayaklarımı uzatırım. 
Sıcacık bir kahve yaparım, yanında çikolatalı kek. Şezlonguma yayılıp uzuuun uzun kitap okurum, okurken azıcık da kestiririm... Üşürsem üstüme battaniye alırım, o da yetmezse salona geçerim, orada devam ederim kitabıma yumuşak yumuşak... Biraz sıcak çikolata da fena olmaz hani.
Gece de köy domatesleriyle menemen yaparız kocamla, yanında çayla. Biraz da peynir, zeytin ortaya... Yemekten sonra güzel bir film seçip balkona kuruluruz. Ev tipi açık hava sinemamızda veririz kendimizi keyfe!
Daha ne isteriz ki?
Yaşasın sonbahar!
Yaşasın kapalı havada tatil keyfi!


Fotoğraflar: Instagram / eylulcogal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...