Sayfalar

28 Aralık 2013 Cumartesi

Geliyor Yeni Yıl!


Yeniyıla kaldı üç gün! 
Bitiyor 2013!
Ben her zamanki gibi yeni yıl ruhuma girmiş durumdayım!... Hem hüzün veriyor bana 2013'ten ayrılmak çünkü güzel bir yıldı benim için, bir çok ezberimi bozdum, hem de mutluyum 2014'ü karşılayacağım için.. Çünkü kimbilir neler neler getirecek yeni yıl bana, bize, yuvama, aileme... Ve inşallah ülkeme de!

Amaan yılbaşı da neymiş, ne değişiyormuş ki bir günden diğerine diyenlerden değilim, olmayacağım da. Tabii ki benim de yılbaşı coşkumun derecesi seneden seneye farklılıklar gösterdi şimdiye kadar. Ama ne olursa olsun hep önemli oldu 31 Aralık'tan 1 Ocak'a geçişim...

Ömrüm boyunca türlü türlü şekillerde kutladım yeni yılı... 
Kimi zaman ailem ile sakin yemekler, kimi zaman kız arkadaşlarla sohbetler, bazen hoplamalı zıplamalı, limitsiz içkinin kökünü kurutmalı geceler ve 1 Ocak'a içkiye tövbe ederek girmeli yılbaşları geçirdim. Eğlenceli bir grupla ev toplaşmacası, bol içki, bol tombala, bol kahakaha...

Son yıllarda ise evimizde olmayı tercih ettik hep. Bazen arkadaşlarımızla, bazen başbaşa. Ama hep keyifli!

.. Hadi Giyin Artık Be Adam! ..

Yıllbaşı evde de kutlansa giyime kuşama özenilmeli, dışarıda nasıl giyiniliyorsa evde de öyle giyinilmeli diye düşünürdüm hep...
Yıllar önce Gökhan'la yine evde kutlayacağımız bir yılbaşıydı.. Güzel güzel yiyecekler yapmışız, her şey yılbaşı gecesine uygun. Ben de eteğimi, ince çorabımı,  bluzumu falan giymişim güzelce. Bir yandan da Gökhan'a sürekli Hadi aşkım giyin artık, hadi hadiii.. deyip duruyorum... Adam da altında eşofmanıyla bir ağırdan alıyor ki sormayın... Ay ne giyecekmiş, ay böyle ne kadar rahatmış falan da filan. Yok aşkım, diyorum , bu gece yılbaşı, yeni yıla böyle giremeyiz, özenli olmalıyız...
O kıçını kaldırmadıkça da ben bu sefer Sen yeni yıla değer vermiyor musun, niye önemsemiyorsun, bak ben ne kadar hevesleniyorum sen niye bıdı bıdı bıdı... şeklinde tripler atmaya başlıyorum ve bir süre sonra da içimden eeeh yetti be, sen önemsemiyorsan ben de önemsemem diyerek kendimi yatak odasına atıyorum ve bir hışımla çıkarıyorum üstümdekileri!... Sen giyinmezsen ben de giyinmem işte! diyerek, eteği, çorabı falan çıkarıp, elime ilk geçen eşofman altını takıyorum altıma...
Ve giydiğim o anda, nasıl desem, öyle bir rahatlama geliyor ki üstüme! Kendim bile şaşırıyorum. Halbuki ben sırf ona trip olsun diye giymiştim o eşofmanı, o şekilde karşısına çıkıp surat yapacaktım bir süre.
Ama o eşofman ve verdiği yumuşaklık hissi sanki esir aldı beni o an ve tüm kızgınlığımı alıp götürdü.
Oooh dünya varmış, ne güzel yumuş yumuş. diye düşündüğümü hatırlıyorum. Baston yutmuş gibi gireceğime, rahat rahat, pofuduk pofuduk girerim yeni yıla!

O günden beridir, evde kutluyorsak ve misafir ağırlamıyorsak, en rahatından giysiler giyerim hep. Rahat ama özenli.:)


.. Kaç Kocam, Kırmızı Donun Geliyor! ..

Bir de kırmızı don mevzumuz vardı ki, kocamı her yılbaşı dönemi sinir hastası ediyordum!
Ortaokul zamanlarında birkaç kez arkadaşlarım tarafından hediye edilmişti bana ama gidip de kendim almışlığım  yoktu pek.
Taa ki dört beş sene öncesine kadar. Nereden aklıma esti bilmiyorum ama bir hediye alışverişi sırasında hadi dedim alayım şunlardan bize birer tane. Alması kolay tabii. Giymesi de. 
Peki ya giydirmesi?!

- Aşkım kırmızı don aldım, yılbaşı gecesi giyeceğiz.
- Nasıl yani?
- Uğurdur derler, giyeceğiz.
- Nerden çıktı yahu saçmalama. Allah allaaah...
Yılbaşı günü gelir.
- Aşkım al bakalım giy şunu.
- ?!?
- Aa yok, hatırım için giyeceksin!
- Ay bu ne yahu, babaanne donu gibi, nerden buldun bunu?
- Erkek için bunlar vardı ne yapayım... Hem bak ne güzel noel babalı!
-  Ya saçmala, istemiyorum.
- Hayır giyeceksin.
- Benim giydiğim modellerin kırmızısından bulsaydın bari..
- Bakamadım o kadar, bunları buldum, hadi giyy!
- Öfff, pöfff!

Bu diyaloğu her sene yaşadık. Ve canım aşkım her sene giydi. Ve her sene Ama bak sürekli alıyorsun, sadece bir kez giyiyorum sonra kalıyor, alma artık. dedi, ben de her sene aldım. 
Adam haklıydı . Kendime aldıklarım güzeldi, bi giderleri vardı en azından ama onunkiler hakikaten komikti. 

Geçen yıl almayı unutmuşum. Yokluğunu da hissettmedim. Bu sene de almadım. Eminim canım kocam içinden kocaman bir oooh çekmiştir.

.. Bodrum Yolcusu Kalmasın! ..

Bu yıl hiç yapmadığımız bir şeyi yapacak ve yeni yıla Bodrum'da gireceğiz!...
Nasıl olacak merak ediyorum ve heyecanlanıyorum.
Yıllardır; bikini, parmak arası terlik, güneş yağı, şapka, şort şeklinde sıralanan "Bodrum'a götürülecekler" listem bu sene pek bir tuhaf oldu.
Eldiven, atkı, bere, kalın çorap, kazak, elektrikli ısıtıcı, fön makinesi vs...

Ayrıca evi bu arada su mu başmıştır, ne olmuştur hiç bilemiyoruz. Normalde yazın gittiğimizde kapının altından nasıl oluyorsa uçuşup giren otlar, yapraklar ve yokluğumuzda evde parti yapan börtü böcek ve örümcek aleminin sızıp da sona kalmış üyeleri karşılardı bizi. Biz gelince kaçışırlardı tabii. Eylül abla nasılsa bize zarar vermez rahatlığıyla yatağımdan çıkmış bir çıyan bile var!...
Neyse. Bunları düşünmeyeyim şimdi. Kırkayaklar, örümcekler bize yılbaşı süprizi yapmayı planlamıyorladır umarım diyerek kapatayım bu konuyu.

.. Anlamlı Yaşa, Tadını Çıkart ..

İşte bizde durumlar böyle.
Sizleri bilmiyorum ama benim yeni yıl için bir sürü dileğim var. Hem de her senekinden daha fazla. Ve tabii ki bir sürü de yeni yıl kararım.
Ama bu kararlarımın içinde en önemlisi şu; HAYATI ANLAMLI YAŞA!

Birçoğumuz yok iş güç, yok çoluk çocuk, yok şu sorun, yok bu bilmemne diyerek hep anları kaçırıyoruz!.. 
Geçenlerde Pinterest'te bir söz okudum, tam da aldığım bu karara cuk oturuyordu:

"One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching."

"Bir gün hayatınız gözlerinizin önünden geçecek. Seyredilmeye değer olduğundan emin olun."

Geri dönüp hayatımızı seyretmek için hayatımızın sonuna gelmemiz de gerekmiyor. 
İki yıl sonra, beş yıl sonra ya da on, yirmi yıl sonra şöyle bir geri dönüp o zamana kadarki hayatımızı seyretmek istediğimizde, gözümüzün önünden geçenler bizi mutlu edecek mi? İşte bu çok önemli.

Hayatımız  anlardan oluştuğuna göre ve hiçbirimiz sonsuza kadar burada kalmayacağımıza göre, her anın gerçekten kıymeti büyük. 
Öylesine gelip geçmesinler.
Çünkü öylesine gelip geçen anlar o kadar fazla yer kaplıyor ki hayatımızda, onların değerini bilip, keyfini çıkarabilirsek, onları da özel anlara çevirip çok daha mutlu olabiliriz böylelikle.


Bu, 2013'ün son yazısı. 
Koca bir yıl boyunca yazılarımı okuyan, beğenen, beni "Yazılarını çok seviyoruz!" diyerek motive edip yüzümü güldüren tanıdığım, tanımadığım hekese çok teşekkür ederim! İyi ki varsınız!
Umarım hepnizin 2014 dilekleri gerçek olur!

Her anınızın anlamlı geçeceği harika bir 2014 dilerim!


Fotoğraf: Gökkuşağı Dosyası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...