Sayfalar

14 Aralık 2013 Cumartesi

İtiş Kakış Günler


Bu yazıya ne başlık bulayım diye çok düşündüm. Konu, son zamanlarda neler yapıp ettiğim olunca başlık o mu olsun, bu mu olsun derken, son günlerde nasıl haller içinde olduğumu idrak ediverdim:
İtiş kakış!... 
Bak yukarıdaki cümle bile bir acayip, bir şekilsiz oldu.
Neyse. Canım sağ olsun.
Evet, son günlerde oldukça itiş kakış günler geçirmekteyim. Ve her şeyin suçlusu geçenlerde hasta olup yatağa mıhlandığım o kara gün!... Normalde insani saatlerde yatıp kalkan bir insan evladıyım ama o meşhur günde yataktan kaçta mı çıktım?
Akşamın beşinde!...

Evet, aynen öyle.
Kocam sağ olsun, köpekleri hep o çişe çıkarttı, benimle bir güzel ilgilendi, ben de yüz bulup mayışık pideler gibi yatakta yayıldım da yayıldım!
Peki, akşam beşte uyandığın günün gecesinden - erken yatmak adına - hayır gelir mi? 
Gelmez tabii... Uyku gelmiyor çünkü.
Eh, hal böyle olunca, hem rahatsızlık devam ettiği için, hem de gece geç yatıldığı için ertesi gün kalkma saati en iyi haliyle öğlen bir!...
Sonra kuyruğunu kovalayan kedi gibi, gece yatma saati; dört!
Ertesi gün kalkma saati; bir buçuk!..
Sonra yatma saati; beş!
Off, yazarken bile içim şişti şimdi.
Yıllar önce, geç saatlerde yatıp, geç saatlerde kalkan bir insandım ama bundan da rahatsızlık duyardım. Son yıllarda düzene soktum kendimi. Ve tabii kocamı da.
Ama gel gör ki son günlerde alt üst oldu tüm düzen!...

Dedim ya, yapmam gereken çok şey var diye, sıkıntı da buradan çıkıyor işte. Sizleri bilmem ama ben günlük işlerimi liste halinde yazmazsam çalışamıyorum. Darmadağın oluyorum. O yüzden bazen  "yemek ye"yi bile yazıyorum, ahmak gibi.:) Kendime yapılma sıralarıyla şöyle güzel bir liste hazırlayıp, yaptıkça üstlerini çiziyorum.
O listeyi bitirmek zorunda hissettiğim için de, geç kalktığım günlerin tüm işleri doğal olarak geceye ve gecenin iyice geç saatlerine sarkıyor. Kocam da aynı benim gibi oldu!.. Onun da yapması gereken çok şey var ve aynı düzensizliğe takılıp kaldık.
Bir de her gece utanmadan saate bakıp; oha dört olmuş yaa, ööfff diyoruz ama yatmamız yine beşi buluyor iyi mi! Hayır madem öyle oha moha diye çirkin şekillere giriyoruz, bari bunu der demez yatalım değil mi ama ı-ıh! :)

Düzen alt üst olunca, erken kalkamayız nasılsa diye saatin alarmını on bire falan kuruyordum ama on birde de kalkamayıp, on ikiye, bire kadar erteliyordum. Ama son birkaç gündür iyice bir pişkinlik hali geldi:
Direkt bire kuruyorum saati!
Peki pişkinlik ve arzsızlık bununla kalıyor mu?
Tabii ki hayır!
Evvelki gün birde çaldı saat, hemen kalktım.
Bu sabah da birde çaldı ama ben yataktan ikide çıktım!
Rezilliğe gel.
Hep birinci tekil yazıyorum diye şunu sorabilirsiniz; Ee kocan uyandırmıyor mu seni?
Ben de şöyle cevap vereyim hemen: E onu kim uyandırsın?!
Ofiste çalışırken erken kalkıyordu. Okula giderken de kalkıyor. Ama evde olduğu günler onun benden önce kalkması zaten kıyamet alameti sayılır. Öyle bir şey olduğunda korkmak hatta erzak depolayıp sığınaklara kaçmak falan lazım. O derece diyeyim ben size.
Bu nedenle ben geç yatıyorsam, o da geç yatıyor, ben geç kalkıyorsam o da geç kalkıyor, durum budur. Ayna gibiyiz.

Listemdeki işleri bitireceğim inadından böyle oldum. Halbuki kasmasam hallolacak. Bir geceyi de boş bırakıp erken yatabilsek düzelecek.

Sevgili çam ağacımı süsledim diye hevesleniyordum; ama geceleri karşısına geçip izleyemedim ki atölyeye kapanmaktan.

Bir haftadır kocamla doğru dürüst vakit geçiremedik akşamları.
Yok yook, ı-ıh. Olmayacak böyle!
Bak şimdi bile sarkıtıyorum geceyi. Niye çünkü listede şu madde var:
"Cumartesi yazısını yaz." Ve şu an saat gecenin üçü!

Tamam bitmiştir. Al yazını da yazdın, zaten bu da ne olduğu belirsiz, itiş kakış bir yazı oldu..Affola.
Ben hemen şimdi hoop kalkıyorum bilgisayar başından, kocamı da ensesinden tuttuğum gibi kaldırıyorum işinin başından ve cuuup yatağa!...
Tekrar, oha dört oldu, yuh beş olmuş triplerine girmeden, acil kaçıyorum ben!...
Siz cumartesi sabahı bunu okurken ben umarım uyanmış olurum!
Bak sen yaa, hala laf kalabalığı yapıyorum!..
Hadi bakayım hadi, yürü bakayım doooğru yatağa!

(Ammaann, yazıya fotoğraf bulmayı unuttumm! Şimdi konuya uygun bir foto bulmaya kalkarsam saat yine beş olur!! Tamam. Konuyla tamamen alakasız, elimdekilerden bir foto koyacağım bu seferlik. Hatta o kadar alakasız bir şey bulayım ki  tam olsun! Siz de yazıyı okuduğunuz süre boyunca bağlantı kurmaya çalışacacaksınız, yazık!:)) Eh bu satırları okuyunca anlarsınız artık.
Evet, çok gevezeyim.
Sıkıldım kendimden yeminle.
Tamam, kaçtım bu sefer.
Öf!


Foto kaynak: burası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...