Sayfalar

1 Eylül 2014 Pazartesi

1 Eylül'ü Çok Sevmek



1 Mart'ı ilkbaharın, 1 Haziran'ı da yazın ilk günü olduğu için çok severim. 1 Aralık, yılbaşı dönemi başladığı için keyif verir bana.
1 Eylül ise yazın bitişini, tatile, dolayısıyla denize, kuma, gevşek ve sıcak günlere, her şeyden öte tembelliğe vedayı hatırlattığı için içimi burkardı hep. "Ne çabuk geçti gitti yine yaz!" diye hayıflanırdım 1 Eylül'lerde.
Ama dokuz yıldır hiç de böyle hissetmiyorum. Aksine, dokuz yıldır bu tarih benim için mutluluk demek, coşku, keyif, sevinç demek.
Yıllardır bu tarihte ben, birisini mutlu etmeye, sevindirmeye, heyecanladırıp gülümsetmeye çalışmanın coşkusunu yaşıyorum.
Sabahları gizliden gizliye hazırlıklar yapmanın, aman o uyanmadan işlerimi bitireyim diye heyecanlanmanın, balonlar şişirmenin, ortalığı süslemenin, sevimli notlar yazmanın, hediyeler paketlemenin, muzurluklar düşünmenin, pastalar pişirmenin doyasıya keyfine varıyorum. 
Sonra da o kişi bunları yaşarken yüzüne yapışan gülücükleri seyredip seyredip mutluluktan iyice uçuyorum!

Ve ben yıllardır bu tarihte hep şükrediyorum.
O var olduğu için.
Doğduğu, büyüdüğü ve hayatıma girdiği için. 
Nefes aldığı, bana sarıldığı, sevgisini en tatlı halleriyle bana hissettirdiği için şükürler olsun diyorum.

Artık bu tarihi çok seviyorum çünkü 1 Eylül benim canım kocamın doğum günü.
Hele de bugün, 40. doğum günü!
Her ne kadar o, "Ne ara kırk oldum yaa, öff, pöff.." diye ara ara homurdansa da ve hatta "Doğum günümde 'kırk' kelimesinin üstüne çok basmasak da olur.." diye espri yapsa da,  onu motive etmek için, kahvaltıda peynirin üstüne iliştirdiğim "Life begins at fourty. (Hayat kırkında başlar.)" sözünü görüp, "Hmmm... Bu aslında otuz için söylenmiyor muydu?!" dese de, ben onun kırkıncı doğum gününü kocaman bir gururla kutluyorum!

Biliyorum ki her günümüz bir sonrakinden daha anlamlı olacak. 
Biliyorum ki, bundan sonra da, kırk kere yürekten dileğimiz her şey (eh tamam, her şey olmasa da birçok şey:) ) gerçek olacak.
Biliyorum ki yaşların, sayıların önemi olmaksızın biz anları tatmaya, koklamaya ve hissetmeye devam edeceğiz.
O yüzden hiç oflayıp puflamasın benim canım kocam kırk oldu diye.
Çünkü ben çok iyi biliyorum ki kırklı yaşlar ona çok ama çok yakışacak!

7 yorum:

  1. Niye İngilizce? Küstüm sana, küs:)))))yorum da yok:))))ne zaman ki, değişir o yazı İngilizce'den Türkçe'ye o zaman barışırım:))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)))) Müjde Abla'cımm, ben bu fotoyu Instagram'a da koydum ve Gökhan bana dedi ki: "Niye İngilizce demezler mi?" :))
      Aslında çok haklısınız. İki nedeni var, sabah Gökhan için çaldığım bir youtube klibinin başında yazıyordu bu cümle, çok hoşuma gitti ve alelacele peynire iliştiriverdim. İkincisi de, Instagram'da yabancı takipçiler de olduğundan bu da böyle olsun dedim, :) Ha ama başka bir peynirde de "İyi ki doğdun be ya!" yazıyor, saf be sad Trakya aksanıyla, ama o kadraj dışında kaldı. Çok fena kültür çatışması içindeyiz anlayacağınız. :)))

      Sil
    2. Ama siz bana küsmeyinnn. :)))

      Sil
    3. kız küser miyim sana ben? :))))))öptüm

      Sil
    4. Müjde Abla'cım çok tatlısınız siz. :) Sevgiler! :))

      Sil
  2. Nice mutlu yıllar olsun, her sene beraber daha güzel doğum günleri kutlayın ♥ Yaş dediğin gerçekten sadece sayı... Benim de zerre kadar umurumda değil, mutluyum daha ne olsun, yaşımın ne önemi var ;) Ama beyaz beyaz çıkan saçlar arada tadımı kaçırmıyor değil, hafiften kavgalıyız kendileriyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederiz, çok mutlu oldum yorumuna. :)
      Evet, yaşlar sadece sayı. Ama bak o beyazlar da sadece saç teli! Değil mi ama? O yüzden boşveeer. ;)
      Sevgiler!

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...